FIKRALAR

Bunlar Beni Kesmez Diyorsanız Devam Edin
FIKRALAR-2


 KORKUNUN NEDENİ

Kompartımanda tek başına yolculuk ediyordu. Birden kapı acildi ve cifte tabancalı biri;
Çabuk paraları!! sokul diye bağırınca, adam korkudan titreyerek cevap verdi:
-Kusuruma bakmayın ama meteliğim yok.
-Öyleyse niye titriyorsun?
-Yolcu güldü;
-Ben sizi kondüktör sanmıştım da!...

TABUTUN NERESİNDE
Sormuşlar Hocaya:
Cenaze taşınırken tabutun ne tarafında bulunulmalı, önünde mi,arkasında mi,sagindami,solundami? diye.
Hoca söyle bir kasılmış cevap vermiş tabutun içinde bulunmayanda neresinde bulunursanız bulunun!

PARA HOCA ve CİMRİ
Cimri ve de bos boğazın biri Hocaya:
Ya Nasrettin hoca demiş demek parayı çok seviyorsun..Acaba neden ?
-Hoca cevabini yapıştırmış. Senin gibilere muhtaç olmamak için.

ANLAM
Hocaya sormuşlar Evliliğin anlamı nedir diye. Su cevabi vermiş hoca gündüzleri cifte hırlama geceleri cifte horlama

ÖLMEK
Hocayı ramazan da iftara davet etmiş biri. Yemekte börek sinisinin başına üşüşüp ev sahibi, atıştırmaya atıştırdıkça da siniyi kendi yönüne döndürmeye başlamış.Hoca bir bakmış iki bakmış her lokma yutuşunda oh oldum diyen ev sahibine, birader demiş bırak birazda biz ölelim.

LİSAN BİLMENİN FAYDASI:
  Fare bir peynir kokusu duyup, kafası dışarı uzatmıştı. Fakat bunun kedinin bir tuzağı olabileceğini düşünüp dışarı çıkmadı. Bekledi ve biraz sonra "miyav" diye bir ses duydu. Ertesi gün de peynir kokusunu aldı ve "miyav" sesini duydu, yerinden çıkmadı. Sonraki gün "havhav" diye bir ses duydu ve kedinin ortalarda olmadığını anlayarak dışarı çıktı. Çıkmasıyla pençe yemesi bir oldu. Kedinin tuzağına düşmüştü. Kedi yerde baygı yatan fareyi yanındaki yavrusuna gösterip izahat verdi..
"Bak yavrum, sana dememiş miydim, ikinci lisan gibisi yok diye.."

TİRYAKI YOKSA
Bir köylü telaşla bir başka köylüye koştu :
-Bana bak, senin inekler sigara içer mi?
-Çıldırdın mı sen? inek sigara içer mi hiç?
-Öyleyse ahirin yanıyor, kardeşim.

SAKIN YEME
Diyarbakır tren garından İstanbul'a gelmek için yola çıkmıştı Haso ile Reso.Trende birlikte yolculuk yaptıkları bir yolcuyu muz yerken gördüklerinde, muzun ne menem bir şey olduğunu merak ettiler.Trenin durduğu ilk istasyonda birer muz satın aldılar. Tedbir olsun diye
-Reso :
-Haso, sen yemeyesin ben yiyeceğim bana bir şey olursa sen yardımcı olacaksın, der.Reso muzu ısırır ısırmaz tren tünele girer.
-Reso bağırır :
-Ula Haso sakin yemeyesin, ben yemesem, kör olmuşsam!

ISLAK TEMEL
Temel her balığa gittiğinde ıslak dönüyormuş babasının dikkatini
çekmiş ve sormuş ula Temel sen pamuktan hep ıslak döneyursun
nedendur daa.Temel cevap vermiş pabacugum ben paluga cikinca sigara
iceyurum, baba e oglum bunun islaklikla ne ilcusu var demis
Temel pabacugum sigara bitunce denize atayirum sonsun diyede ustune
basayurum onun icin islanayurum.

BU DAHA KULLANILIRMIŞ
Temel apartmanın önünden geçerken balkonda bir kari koca nin kavga
ettiklerini görür,giderken adam balkondan karisini aşağı atar,atar
atmasına ama kadın temelin önündeki çöp bidonuna kafa ustu çakılır
Temel hemen kadının yanına gider cop tenekesinde kadının cansız
yatmakta olduğunu görür,ve kendi kendine mırıldanır ula bu daha
kullanılırmış, ne diye salak adam çöpe attı bu kariyi anlamadım demiş.

HUKUMSUZDUR
Temelin esi evden kacar,Temel cok kizar ve gider kendine yeni bir es bulur.
Daha sonra gazeteye ilan verir,yeni es aldigimdan eskisi hukumsuzdur.

HASERE ILACI

-Temel bir gün bol miktarda haşere ilacı içer...Koma halinde hastaneye kaldırılır.
-Komadan çıkınca doktor:
-Zorun neydi o kadar ilacı içtin...?
-Temel heyecanla inleyerek;Ben şoförüm yolda bir tabela gördüm.
-Icunuzdeki trafik canavarını oldurun yazayi....
-Bende öyle ettum..

ESEK DEGIL
-Temel yolda araba bekliyordu...Karsıdan da bir adam yanında keci
ile birlikte geliyordu.
Adam Temelin yanından geçerken selam vermedi...Biraz gittikten sonra
Temel kızarak arkalarından yetişti ve;
-Hemşerim habu eşekle nereye gideyusun.?Adam gülerek ve Temel ile alay
ederek;
-Ula gormeyumusun ? Habu esek degildur.Kecidur deyince
-Temel bende senlen konusmadum keciye sordum.

AVUKAT TEMEL
-Temel bir davada avukatlık yaparken yüksek sesle konuşuyordu...
Derken dışardan bir eşek anırmaya basladi.
-Hakim : -Biriniz konuşsun...Deyince Temel susar...Ve eşeğin anırması kesilince
-Hakim Temele buyur anlat ,der.
-Temel:
-Ne anlatayım ikumuzu da dinledin ver kararını.

BIJON
Adamın lastiği tam tımarhanenin önünde patlamış,kaldırıma ancak yanaşabilmiş. Sonraki işlem malum... Kriko,stepne,bijon anahtarı derken,bir
de bunların yanına talihsizlik eklenince,söktüğü 4 adet bijon yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünür gibi değil. Talihsiz sürücü bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular
içinde kaderiyle baş başa, kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen
bir deli, "çaresiz adam" ın halini bir süre daha acıyarak izledikten sonra seslenir;
* Ulan salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
* Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonlar mazgala düşürdüm.
* Düşündüğün şeye bak! Sök öbür lastiklerden birer tane Sök hepsi 3 bijon olsun.
Adam bir lastiklere bakar birde deliye ve sanki aklına birden bir fikir gelmiş gibi işe girişir. Her şeyi tamamlayıp bagaj kapağını kapatan sürücünün
aklı deliye takılır. Arabasına binmeden evvel ona seslenir:
* Yahu birader! Bu kadar zekan varken seni o tımarhaneye neden tıktılar?
* Ulan salak! Biz burada delilikten yatıyoruz, salaklıktan değil.

SEKRETER
Gazetede yayınlanan "Daktilo Bilen Bayan Sekreter Aranıyor" ilanı üzerine uzun boylu yakışıklı bir adam da baş vurmuştu. Şirketin patronu, "İyi ama yanlışlık olacak. Biz bayan sekreter arıyorduk, deyince, adam elindeki bavulu açmış. İçinden cansız mankeni çıkarmış, "İşte efendim", demiş. "Modern tekniğin son buluşu olan sekreteriniz! Yemez içmez. Hiç bir kaprisi yoktur.
İzin nedir bilmez. Telefonla ayni anda sekiz kişiyle görüşür, bu arada da beş ayrı daktilo makinesinde beş ayrı yazı yazar. Bunlara kendisinin dokuz yabancı dil bildiğini ve anında çeviri yaptığını da eklemeliyim. Maaşı filan da yok.Bana hemen Beş yüz milyon lira ödeyeceksiniz. Bu kadar!" Patronun akli
yatmamış, yüzünü buruşturmuş. Harika manken sekreteri getiren adam hemen sekreteri oturtmuş, beş dakikada elli sayfalık bir kitabi sekiz dile çevirmiş, ayni anda telefonlara cevap verilmiş falan filan... Patronun
gözleri fal taşı gibi açılmış, derhal beş yüz milyonluk çeki yazıp adama vermiş ve manken sekreteri almış. Adam odadan çıkıp elinde boş bavulla asansörün gelmesini beklerken, içeriden feci bir feryat yükselmiş,
"Ahhhhh!" Bunu duyan adam elini alnına vurmuş, "Tuh be!" demiş, Mankenin alt tarafının kalemtıraş olduğunu söylemeyi unuttum!"

MUMYA
Bir gün Mısır'da bir mumya bulunur ve bunun kaç tarihine ait olduğu öğrenilmek için Amerika, İngiltere ve Türkiye'den uzmanlar istenir. Tabii ki Türkiye'den emniyet görevlileri gider. Neyse Ilk Amerikalılar başlarlar.3-5 saat sonra çıkarlar ve olsa olsa 300-600 senelerine aittir derler.Ingilizler girerler. Bir kaç gün sonra çıkarlar ve olsa olsa 300-420 arasıdır derler. Nihayet sıra Türkiye'den giden emniyet görevlilerine gelir ve iceri girerler. Girerler girmesinde, aradan 7 gün geçtiği halde hala dışarı çıkmazlar. Nihayet 15. gün çıkarlar ve merakla gözlerinin içine bakan Mısırlı bilginlere tam tamına 417 derler.Tabiî ki herkes şaşar bu ise ve nasıl olur yahu derler. Bizimkiler gayet ciddi,
- "Biraz zor oldu amma, sonunda dili çözüldü keratanın

GELENEK
Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir mühendise bir kırmızı top verip bunun hacmini nasıl bulacaklarını sormuşlar. Matematikçi, bir mezura ile etrafını ölçüp formülle yarıçapını hesapladıktan sonra diğer bir formülle yarıçapından hacmini bulacağını söylemiş. Fizikçi ise topu suya batırıp yer değiştiren suyun hacmini ölçerek topun hacmini bulabileceğini söylemiş. Top son olarak mühendisin eline verilmiş,mühendis topu şöyle biraz çevirip bakmış ve sonra:
Bana kırmızı toplar katalogunu bulun."

TEK GÖZ
Barda uzun süre tek başına içki içen adam bir süre sonra barmene "Biliyor musun, ben sol gözümü ısırabilirim" demiş
   Doğal olarak barmen buna inanmamış. 1,000,000 Lirasına iddiaya girmişler. Adam, takma olan sol gözünü çıkarmış; ısırmış ve barmenin hayret dolu bakışları arasında parayı cebine atmış.
Bir kaç kadeh daha içtikten sonra adam gene barmene dönmüş ve "Biliyor musun" demiş; "ben sağ gözümü de ısırırım!" Adamın tavırlarından kör olmadığını; dolayısıyla öbür gözünün de takma olamayacağını düşünen barmen, parasını kurtarabilmek umuduyla hemen 1,000,000 sına iddiaya girmiş.
  Adam sakin sakin takma dişlerini çıkarıp sağlam olan sağ gözünü de ısırmış. Aradan bir kaç saat geçince, müşteri barmene "İki milyonunu kurtarmak için sana bir fırsat vermek istiyorum" demiş. "İki milyonuna iddiaya girerim ki bu oturduğum yerden taaa öbür köşeye yerleştireceğin bir bira şişesinin içine, bir damla bile etrafa sıçratmadan işeyebilirim." Barmen uzun uzun bu işin altında nasıl bir üç kağıt olabileceğini düşünmüş; bulamammış ve iddiayı kabul etmiş. Salonun en uzak köşesine bir şişe yerleştirmişler ve adam işemeye başlamış.
Değil etrafa bir damla damlatmamak; ortalığı tam anlamıyla berbat etmiş. Barmen paralarını kurtarmanın sevinciyle olduğu yerde zıplamaya başlamış. Biraz sakinleşince adama dönüp "Kesinlikle kaybedeceğini bile bile neden böyle bir iddiaya girdin?" diye sormuş. "Kaybettiğimi de nerden çıkardınız?" demiş adam; "Şu karşı masada oturan iki asık suratlı adamı görüyor musunuz?
İşte onlarla "barın orta yerine işerim, barmen de sevinçten zıplar"" diye 15 milyon lirasına iddiaya girdim".

BİLGİSAYAR
Mühendisler uzun araştırmalar sonucunda yaptıkları basın açıklamasında
bilgisayarların da "dişi" kategorisine girebileceğine karar verdiklerini
açıkladılar. Bu kararın nedenlerini de listelediler.
BİLGİSAYARIN Dişi OLARAK KABUL EDİLEBİLMESİ için 4 NEDEN,
1. Allah'tan başka kimse onların iç mantığını anlamaz,
2. Kendi aralarında iletişim kurmak için kullandıkları dili kendileri
dışında kimse tarafından anlaşılamaz,
3. En küçük hatalarınızı bile belleklerinde sonsuza kadar tutarlar,
4. Birini alıp evinize getirdiğinizde maaşınızın büyük bir kısmını onların
aksesuarlarına harcarsınız.
Bu arada, bir grup bilim kadını da araştırmalarının sonuna geldiklerini
açıkladılar.
Onlar da her ne hikmetse bilgisayarların "erkek" olarak nitelendirilmeleri
gerektiği üzerinde görüş birliğine varmışlar.

LA HAVLE
Meşhur Cimri Pasa, atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde "La havle"
çekermiş.
Bir gün arabasının atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş:
- ATLARIMA NE OLDU?!
Seyis cevap vermiş:
- Ne olacak efendim, "La havle" yiye yiye "Ve la kuvvete" oldular.

Temel binanın altıncı katından düşmüştü. Hemen etrafına bir kalabalık toplandı ve Temel'in üzerine eğilip sordular:
-Ne oldu?
Temel zorlukla konuştu:
-Vallahi pilmeyrum. Ben de şimdi geldum...

Temel savaşta sizlere omur şehit duşmuş. Dursun savaştan döndüğünde soranlara Temel'in kahramanlıklarını anlatıyormuş:
-Pizim manga tusmana taaruza gecti. Temel el pombasini furlatti tusmana.
Ama zavallı Temel hızlı koşamazdı. Düşman bombanin pimini çekip geri attı!

Temel üniversite sınavına girmiş
Her soruda yazi-tura atarak cevapları vermiş.
İki saat sonra öğrencilerin çoğu sınav kağıdını verip salonu terk etmiş, Temel hala yazi tura atıyor.
Öğretmen gelmiş başına dikilmiş:
- Temel hepsini yazı tura atıyorsun, hala bitiremedin mi?
Temel:
- Hocam bir saat önce bitirdim. Simdi da cevaplarımı kontrol edeyrum!

Temel her gün okula giden ve çalisan oglunun defterinde tek bir yazı göremeyince nedenini sormus.
- Ögretmen tahtaya ne yazarsa aynen teftere geçireyrum, O tahatayi silince pen da tefterimu sileyrum.

Temel ve arkadasi bir penguenle beraber yolda yürürken tanidik biri seslenir:
-Ula yaziktur, hapu hayvani boyle sokak sokak tolastirmayin, goturin oni hayvanat pahçesine...
Temel cevabi yapistirir :
-Oraya dün köturduk, ha simdi da sinemaya ketureyruk

Temel bir gun yolda giderkene bir misir kocani gormus ve bir tekme atmis.
Sonra bir sise gormus.Bir tekme de ona atmis. aniden sisenin icinden bir cin cikmis.
-"Dile benden ne dilersen"demis.
Temel de,
-"ozur dilerim" demis.

Temel hasta, olum yatağında yatıyor. karisini yanına çağırır
-"karicim ben seni hizmetçi kadinla aladattim" der.
Bunu duyan karisi
-"biliyorum Temel,ben seni boşuna mi zehirledim" der.

Temel askere gitmiş komutan adini sormuş "Temel ama c'siz" demiş.
komutan "lan Temelde c harfi yok ki" demiş
-Temel 'ula biz de onu deduk daa'

Temel bir gun annesinden mektup alir.
Sevculu oglum Temel,
Senin hizli okuyamadigini bildugum uçin bu mektubu yavas yavas yazayrum.
Artik, senin büyük sehre cittigin sirada yasadigimiz evde yasamuyoruz. Baban bir gazetede, insanlarin basina cenellikle evlerinin 2 km civarindaki bölgelerde kaza geldigini okumus; o yüzden tasindik. Sana yeni adresi veremiyorum çünkü yeni evimizde bizden önce oturan hemsehrilerimiz, tasininca adresleri degismesin diye kapi numarasini söküp götürmüsler.
Bu evde garip bir çamasir makinasi var. Geçen gün içine 4 gömlek koydum, çalistirmak için duvardaki zinciri çektugumden beri bir daha o gömlekleri görmedim.
Geçen hafta sadece iki kez yagmur yagdi. Ilki 3 gün sürdü; ikincisi ise dört gün.
Benden istedigin yelegi postaya verdim, ancak halan, o koca dügmelerle paketin çok agir olacagini söyledi; o yüzden dügmeleri kopartip yelegin cebine koyduk. Orada bulabilirsin. Sevgiler,
Annen (Fadime)
NOT : Sana biraz da para cönderecektim ama zarfi bir kere yapistirmis bulundum.

Bizim Temel, tanesini 70 lira 30 kuruştan aldığı kalemi 95 lira 80 kuruştan satıyormuş...
Idris sormus:
- Yahu bu ne bicim ticaret, her sattigin kalemden zarar ediyorsun...
- Ben kuruslardan kazaniyorum, demis Temel...

iki tane piyango bileti almış. Temel karsı çıkmış,
- Manyak Cemal, Niye içi tane altun? Puyuk ikramiye pi tane.

Temel tutturmuş:
-Ben Başbakan olacağım Taniyanlar, es, dost uyarmış:
-Sen deli misun?
Temel saf saf sormus:
-Sart midur?

DEGAJ
Istanbulun gobeginde feci bir yangin; gazeteciler fotograflarini cekmek
uzere meraklilarla birlikte 200-300'e yakin insan
olusturmuslar.Itfaiyeciler cayir cayir yanan apartmandan tum kazazedeleri kurtardik
sanirlarken, bir de ne gorsunler: Bir kadin yanindaki bebegi ile 4. kattan
Imdat,imdat diye avazi ciktigi kadar bagiriyor.
Itfaiyecilerin yapacaklari hicbir sey yok, zira ates binayi oylesine sarmis ki,birak 4. kata cikmayi,
artik binaya bile yaklasilmiyor. O esnada insan
toplulugunun arasindan bizim
Temel siyrilir ve yukardaki kadina cocugunu asagiya attigi takdirde
tutarak hayatini kurtaracagini soyler. Hic 4. kattan cocuk asagiya atilir
mi, diye dusunen kadin cocugunu atmamakta israr eder.Bunun uzerine Temel:
Ablacugum, ha cen ataysun cocugu asaguya,pen oni iyi  tutayrum, zira pen
Rizespor'un kalecisuyum der.
Kadin artik ne yapsin, hic olmazsa cocugum
kurtulsun maksatiyla sallar
bebegi asagiya. Asagida cit yok; cocuk asagiya agir cekimde duserken
fotografcilar gunun ve hatta yilin olayini
goruntulemek uzere yerlerini
almislar.Temel yine agir cekimde daha halen havada olan bebege dogru kosar, bir
sicrayisda bebegi tam 90'da avuclarinin icine alir, ve yumusak bir inisle
gazetecilerin flaslari arasinda yere yuvarlanir.
Artik seyircileri yerinde tutmak imkansiz;alkislar, tezahuratlar ardi
ardina kesilmezken, Temel millete doner, elini
kaldirarak onlari selamlar ve
bebegi 2 kere yere vurduktan sonra
DEGAJINI yapar..

TEMELSİZ OLMAZ
Temel Askere gitmiş. Mutfakta çalışmaya başlamış.Mutfaga her girdiğinde buzdolabına selam veriyormuş. Bir gün komutan sormuş : "Niye buzdolabına selam veriyorsun" .
Temel cevap vermiş :
-"General Electric".

Arkadaşı Karadenizliye sormuş:
-Yalnızken kendi kendine konusma huyun var midir?
-Ben kendi kendime konuşmam, demiş Karadenizli. Adamı gözümün önüne getiririm, öyle konuşurum.

Dört kişilik bir eğitim uçağı Karadenizde denizde mezarlığa duşmuş......
Lazlar 80 ceset çıkarmışlar ve olu sayısının artmasından korkuyorlarmış

Simdi efendim bizim Karadenizli vatandaşlarımızdan birisi (yani Temel) oldukça şiddetli bir ishale yakalanmış ve hastaneye gitmiş. Tabii ilk muyaneyi yapan doktor bakmış ve hemen dahiliye bölümüne şevketmiş. Is bu ya bizimki her nasılsa evraklar karışıp dahiliye yerine psikiyatriye yatırılmış. O da ne olduğunu anlamamış ya..
Aradan söyle 1-2 hafta geçince sevki yapan doktor psikiyatri bölümünde bir arkadaşını görmeye gitmiş. Tam çıkıyormuş ki bizim Temel orada...
- Yahu , demiş. Sen ne arıyorsun burada.
- Pilmeeeeem. Beni buraya yatırdılar
- Eeeee... n'oldu? İshalin geçti mi bari?
- Yok canim. Ayni hızda devam ediyor. Ama artik kafama takmıyorum !

Kaptan Pilot Temel telsize var gücüyle bağırıyordu :
- Ula, sağ motor bozuldu. Duseyrum, duseyrum. Meydey duseyrum. Kule duseyrum.
Kule hemen cevaplamış :
- Mesaj anlaşıldı. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin.
Temel gayet ciddi :
- Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk.

Temel Tursun'a bir gun bilmece sorar:
- Agactadur, saridur, oter.
-Tursun "kanarya" der.
-Hayır bilemedun
-Peci nedur?
-Hamsidur da
-Ula hamsi ağaçta olur mi?
-Bağlamişum da
-Hamsi sari olur mi?
-Boyamisum
-Peki hamsi oter mi?
-O da sasirtmacasidur da.

Temel kahvede kumar oynuyormus. Tam kaybetmek uzereym kalp krizi geçirip olmuş. Cemal de Fadime'ye haber vermek icin kosup eve gelince, nefes nefese kalmış.
Fadime de durumu anlamaya çalışmış:
-Ula Cemal, Temel kahveye midur?
-Hee yenge
-Kumar mi oynayu?
-Hee yenge
-Kayip mi edeyu?
-Hee yenge
-Cok mu kayup edeyu?
-Hee yenge
-Geberir insallah
-Onu da etti yengecugum.
Savci morga gelen 3 ceset icin cagrilmis.
Birinci ceset siritiyormus. Savci nedenini sormus.
"Milli piyangoda buyuk ikramiyeyi kazaninca sevincine dayanamadi.
Kalpten oldu" demişler.
İkinci ceset de siritiyormus. "Bu neden siritiyor" diye sormus.
"Bu da top modellerden biriyle sevisirken kalbi dayanamadi" cevabini
almis.
Üçüncü ceset Temel'in kömürleşmiş cesedi imis ve o da sırıtıyormuş.
"Bu neden oldu?" diye sormuş savci.
"Efendim buna yıldırım çarptı" diye cevap vermişler.
"Peki niye siritiyor?" diye sormus savci.
"Fotograf cekiliyor sanmis" diye cevaplamislar.

Temel ile Idris'in canlari sikilmis ve stadyuma gitmisler. Atletler kosarken aralarinda su konusma geçmis:
-Ula, bu usaklar niye kosayi?
-Biri birinci gelecek, madalya alacak.
-Peki öbürleri niye kosayi?

KRAVAT
Cezayir'de çöl arazisinde kaybolur..
Yasamak için tek şansı, hayat belirtisi olan bir yer bulmaktır ve
çaresizce yürümeye başlar.... zaman geçtikçe susuzluk, açlık derken adam bayılacak kadar yorgun düşer. Artık tek adım atamayacak hale geldiği sırada bir çadır görür. Yerlerde sürünerek çadıra ulaşı ve "Su.. biraz su lütfen."
Diye inlerken bir adam kafasini uzatır: "Üzgünüm efendim, hiç suyumuz yok.. yine de bir kravat almak ister miydiniz?.."
ve adam turistin önüne rengarenk bir düzine
kravat koyar....Turist bunun üzerine çilgına döner:
"MANYAK MISIN SEN!!!!!!... OLUYORUM..HALİMİ GÖRMÜYOR MUSUN!!! BEN SU
İSTİYORUM KRAVATI NE YAPAYIM!!!!!!"
Adam hic istifini bozmaz: "Efendim, madem su istiyorsunuz
buradan 2 km. güneye yürün orada bulabilirsiniz..."
Ve turist adamın tarif ettiği yönde yürümeye başlar..gerçekten de 2 km. sonra ikinci bir çadır görür.Artık kalan son kuvvetiyle çadırdan içeri seslenir... oldukça iyi giyimli bir adam kapıda belirir: "Size nasıl yardımcı olabilirim efendim?"
Turist güç bela fısıldar. "Su... lütfen...su..." ve
içeri girmek için bir hamle yapar ama adam onu durdurur:
"Üzgünüm beyefendi, buraya kravatsız giremezsiniz..."

Temel ise girmiş. Maaşını alınca ne görsün, zarfın içinde 70 lira fazladan var. Temel hiç sesini çıkarmamış, parayı güzelce harcamış. Sonraki ay, zarfın içinde 50 lira eksik bulmuş. Hemen müdüre cıkmış ve deminki:
-Mudur pey bu nedur?
-Ne nedir? der mudur
-Maaşımdan 50 lira almissinuz, pen poyle seyu asla kabul etmem.
-Iyi tamam da gecen ay sana 70 lira fazladan verince niye sesini cikartmadin?
-Penum presibimdur daima ilk hatayi affederum.

_Temel Dursuna soruyor:
-Ula Dursun sen oruclu iken kac hamsi yersun?
Dursun:
-Valla 70 tane yerum.
Temel:
-Olur mu ula ilk hamsiyi yediginde orucun bozulur, diger 99'u sayilmaz.
Dursun bunu kafaya takiyor. O da yine yolda gordugu Idris'e soruyor:
-Ula Idris sen oruclu iken kac hamsi yersun?
Idris:
-Valla 50 tane falan.
Temel:
-Ula 70 tane yeseydun saa birsey anlatacaktum.

İŞ KAZASI
İş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur.   Bildiğiniz gibi ben bir duvarcı ustasıyım. İnşaatın altıncı katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı. Yaklaşık 250 kg kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu. Aşağı indim, bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım, altıncı kata çıktım. İpi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya saldım. Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili altıncı kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm.
   İpi çözmemle birlikte birden kendimi havalarda buldum. Nasıl bulmayayım? Ben yaklaşık 70 kiloyum. 250 kilogramlık varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecandan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim. Yolun yarısında dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın bu sırada kırıldığını sanıyorum. Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı. Parmaklarım da bu sırada kırıldı
  . Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince, bu sefer ben aşağı inmeye varil yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı. Can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim. Başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime geldiğini gördüm. Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım. Cenabı-ı Hak'tan tüm kullarını böyle görünmez kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden öperim."


Karadeniz'de iki isci tarlada calisirlerken uzerlerinden bir ucak gecer.
Biri yukariya bakarak:
-Bak Temel ucak geciyor.
Oteki hala isiyle mesgul:
-Ula Dursun elleme gecsun.

Temel'e bir ise girmek icin saglik raporu lazim olmus. Gitmis tam tesekkullu bir hastaneye. Epey muayeneden sonra doktor sormus.
- Kulaklarinizdan ya da burnunuzdan bir sikayetiniz var mi? diye.
- He ya, demiş Temel. Ozellikle fanilami cikarirken cok zorlaniyorum

HANGİSİ DAHA AÇIKGÖZ
Çok akıllı geçinirdi.Kapısında "ikinci kez gelen hastalardan yarım ücret alınır"yazılı doktora girdi.Gülerek
-Bakın doktorcuğum, yine ben geldim, hatırladınız mı beni?dedi.
Doktor da güldü :
Tabii, hatırlamaz olur muyum?
Eeee? Muayene etmeyecek misiniz?İlaç vermeyecek misiniz?
Hayır gerekmez...Geçen gelişinizde verdiğim ilaca devam edin...


ÜÇÜNCÜ KÖPRÜ
Üçüncü köprü ihalesini Japon, Amerikan ve Kayseri'li
Türklerden oluşan bir konsorsiyum almış. Köprüyü inşaa etmişler
Tam açılışın yapılıp kurdelanın kesileceği an köprü büyük bir
gürültüyle çökmüş. Japon "gitti tüm emeklerim mahvoldu kumlarım" diye yakarıp harakiri yapmış. Amerikalı "gitti tüm çeliklerim,tonlarca çelik yıkıldı" diyerek çıkartmış tabancasını ve intihar etmiş.
Tüm bunları izleyen Kayserili müteahhit de derin bir oh çekerek yanındakilere seslenmiş "Lan iyi ki hiç çimento koymamışım ha,mahvolurdum bunlar gibi."
 


ZFRİKA
-Ev ödevi hazırlayan çocuk babasına sordu.? -"Afrika ne taraftadır baba".?
-Babası bilmiyorum demeyi kendisine yediremediği için biraz düşündü.Fazla uzakta olmamalı dedi.
-Çünkü bizim şirkette bir zenci var.
-Her gün ise bisikletle gidip geliyor.


 UYANIK KIZ
Saf kızın bir tanesini erkek arkadaşları erik ağacına çıkması için ısrar ediyorlarmış,Agaca çıkarsan sana para vereceğiz hediye alacağız diye kandırmaya çalışıyorlarmış. Kızcağız şüphelenmiş gelmiş annesine sormuş. Anne bu arkadaşlarım benim erik ağacına çıkmamı neden bu kadar ısrarla istiyorlar,Annesi kızım onlar seni erik ağacına çıkarıp aşağıdan külotuna bakacaklar diyor ve peşine nasihati veriyor sakin çıkma.Kizda peki diyor. Ertesi günü kızın annesi bakıyor ki kızının elinde bir suru hediye ve para ile geliyor.Annesi çıkışıyor seni erik ağacına çıkardılar değil mi....!
Kızı anne cıktım ama külotumu cikaripta cıktım onlarda benim külotumu göremediler.Ben külotumu gösterecek kadar saf mıyım.?


 HOKKABAZ
-Eve geldiğinde burnu kanıyordu.Meraklanan annesine;
-Okula hokkabaz geldi.Burnumdan uc tane demir elli binlik çıkardı...dedi.
-Ama hokkabaz göz aldatır...Burun kanatmaz ki...
-"Zaten burnumu hokkabaz kanatmadaki.
-Başka para kalıp kalmadığını kontrol eden arkadaşlarım kanattı.


   KARNE
-Bir gün Hasan koşarak odaya girdi.Ve elindeki karneyi babasına uzattı.
-Babası karneye söyle bir göz attı..
-İyi bir is yapmışsın gibi,bu karneyi bana gösterebiliyorsun.
-Su karnenin haline bak.Beden dersinden başka iyi not var m şunda.
-Ama babacığın kızma.Bu benim değil senin kitaplarının arasında buldum.
-Eski bir karneymiş.


GERÇEKTEN ÖLÜMÜYDÜ
Otelde kalan adam otelciyi çağırdı :
-Odalarım temizdir, dediniz.Pire filan yoktur, dediniz.Bakın şuna!
Otelci eğilip baktı :
-Evet, o pire ama...Ölü...Ölü...
Müşteri boynunu büktü, otelci de gitti.
Ertesi sabah otelci :
-Nasıl, dedi, rahat uyudunuz mu?
-Valla uyuyabilseydim, belki rahat ederdim ama...Sizin o ölü pire yok mu?
-N'olmuş ölü pireye?
-Yoo...Siz haklıymışsınız...Gerçekten ölüymüş o pire...Fakat cenaze töreni o kadar kalabalık oldu ki... Eşi, dostu
ahbabı, akrabası, bütün pireler hazırdı törende..


ŞAMPUAN
-Temel duş almaya girer şampuanı kafasına boşaltıp ovalamaya baslar.
-Sırtını keselemeye gelen annesi.
-Oğlum kafanı ıslatmayacak misin der.
-Temel anne bu şampuan kuru saclar icin!


İSİNE SON
-Temel askerde biraz tembel..Sabah iştimasından kaytarıp bir ağacın altına yatar.
-Ancak biraz sonra yakalanır.Komutan yanına çağırır.
-Mesleğin nedir? -İnşaat kalfalugu yapay urum komutanım.
-Ha demek öyle,Peki sen inşaatta yanında çalışan bir isçiyi böyle yatarken yakalarsan ne ederdin.
-Temel fırsatı kaçırmaz:
-Hemen, hiç düşünmeden isine son verirdim evine gonderurdum komitanum


MAKINIST
Temel treni sürerken raylar Üzerinde bir çocuk görmüş,yantaraf dada
piknik yapan 200 kişi, Temel insanları yada çocuğu ezecekmiş ve çocuğu
tercih etmiş ertesi gün haberlerde 201 kisi tren kazasında oldu haberi
duyulmuş polisler makinist temeli sorguya çekmişler temel olayı ve
kararını anlatmış ve eklemiş çocuğu ezeceydum oda kalabalığa doğru
kaçınca hepsini ezdim


AMELİYAT YERİ
İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar.Delikanlının tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-Sevgilim sana apandisit ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı.


ÜÇ KEZ
Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş :
-Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir Ayı çıkmaz mı?Çifteyi doğrultacak vakit yok!..Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya.Fakat Ayı peşimde!Benden hızlı koşuyor.Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim.O kadar yaklaşmıştı.Derken Ayının ayağı kaydı, yere düştü...Fırsat bu fırsat, tabana kuvvet arayı açtım.Ama Ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti.Yine nefesi ensemde... Pençesini uzatsa omzumdan yakalayacak.Allahtan tam o sırada yine Ayının ayağı kaydı, yere düştü.Talih bana gülüyor!Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beş yüz metre kadar açtım.Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, Ayı yine bana yetişti.Yine nefesi ensemde...şansa bakın...Ayının tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi?
Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış :
-Sen de çok yürekliymişsin kardeşim!...Hayvan bana üç defa nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederim.
Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış :
-Lafı karıştırma yahu! Ayı üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun?


BAKAN KARISI?
Bakanlardan birinin ölmesiyle başka bir milletvekili onun süresini doldurmak üzere seçilmişti. Adam hemen karısına telefon ederek, bu haberi vermek istedi :
-Bir bakan karısı olmak ister miydin? diye sordu.
Karısı biraz düşündü sonra:
-Hangisinin?


BEBEK
Adamın biri misafirliğe gitmiş. Akşam olunca haliyle sormuşlar :
-Pardon arkadaş, demişler karı-koca. "Bizim odada mı yatarsın, bebeğin odasında mı, yoksa boş bir odada mı?
Adam düşünmüş :
-Karı-koca nın yanında yatılmaz, bebekte uyanır ağlarsa uykusu kaçacak, ben boş odada yatarım, demiş.
Sabah olunca adam elini yüzünü yıkamış, bir de bakmış çok güzel bir kız adama havlu tutuyor.
Adam:
-Kızım senin ismin ne? diye sormuş.
Kız :
-Bebek amcacığım ya sizin isminiz?...
Adam :
-Eşek kızım eşşşeeek...


RESİM
Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası kızın elindeki bomboş kagığıdı görünce sordu :
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?
-Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?...
-Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti.


HOO!!!
Doğu köylerinden birinde, kış kıyamette, adamın birisi ölmüş.Köylüler cenazeyi kızakla mezarlığa götürüyorlarmış.Ama daha mezarlığa varmadan, kızak da, öküzler de çamura saplanmış.Köylüler uzaktan öküzlere bağırmışlar çağırmışlarsa da, kimse çamura girmeyi göze alamamış.
O sırada, birisi, bakmış ki; dirilerden hayır yok, ölüye seslenmiş :
-Ulan, öldün öldün de, öküzlere bir "Ho!" diyemeyecek kadar mı öldün, mübarek?


KIZAMIK
Bey, telefonu açıp seslendi :
-Alo...Doktor Bey, bizim oğlan kızamık.
-Biliyorum, dedi doktor, dün sizin eve girip gerekli şeyleri söyledim, kendisini kimseyle temas ettirmeyin ve..
-Ama doktor bey, oğlan hizmetçiyi öpmüş bir kere...
-Ya bu fena işte...Öyleyse hizmetçiyi de karantinaya almalı.
-Doktor bey, bir şey daha var, sonra hizmetçiyi bende öptüm...
-O... İşler çatallaştı, hastalık herhalde size de bulaşmış olmalı.
-Ya..sonra ben karımı öptüm...
-Ne diyorsun be? Öyleyse ben de kızamık olacağım demek...


SERT KOVBOY
Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.Bindiği atı yeni satın almıştır.Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir.Sel yatağı boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
-Bir,der kovboy kısaca.
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar.
-İki, der kovboy.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur, bu kez kovboy ne bir, ne iki der.Kadını attan indirir ve :
-Üç, der!
Ve bir tabancayla atı öldürür.
Genç evli kadın, dehşete düşmüştür.İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz.
-Her şeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın!
Ve kovboy sayar :
-Bir!


ELTİMGİLE GİDİYOM
Yeni ilçe olan bir köye trafik ışıkları yeni konmuş, ışıkların altında bir polis bekliyor ve halkın ışıklara uymasını sağlamaya yani bir çeşit trafik eğitimi vermeye çalışıyormuş.
O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı yanarken karşıya geçiyor.Hemen seslenmiş :
-Hanım, hanım! Nereye?
Kadın dönüp :
-Vıy! demiş. Sana ne? Eltimgile gidiyom.


KAZANAN KİM
Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken...Bir ara ağanın aklına bir muziplik geldi :
-Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri yersen...Bu arabamı da, atları da, koşumları da sana veririm.Senin olsun.
Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi bile...Tezeğin hepsini yiyip bitirdi.
Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken...Ağa birden düşünceye daldı."Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da gitti"diye :
-Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum.Kaça verirsin?
-Para filan istemem.Aldığım fiyata veririm,ağa...
-Yani?
-Yanisi şu ; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü?Sen de onları ye!Al arabayı, atları koşumları!...
Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana zorlana yedi tezekleri...
Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi kendine...
-Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var?
-Nasıl gülmem, ağam?Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da, bu koşum da senindi.Şimdi yine senin...Peki, öyleyse biz o tezekleri niye yedik?


DAHA ÇOK İSTİYOR...
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı :
-Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa?
-Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan'la dövüştük.Ben de yarın onun gözünü şişireceğim!
Annesi yatıştırmaya çalıştı :
-Sakın ha! Dövüşmek iyi bir şey değil.Ben sana yarın pasta çörek vereyim.Arkadaşına da ver, barışın.Güzel güzel oynayın olmaz mı?
-Olur anneciğim, barışırız.
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi merakla sordu :
-Yine ne oldu?
-Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!


PATATES
FBI gizli ajan eksikliğini giderebilmek için ajan seçmeleri yapmaya karar vermiş. Ve her gün üçer kişi çağırıp aralarından birini ajan olarak himayelerine alıyorlarmış. Seçimlerin 3. günü Temel' de katılmış. Yanında da bir İngiliz ve bir amerikan varmış. Bunlardan ilk olarak kamuflaj olmalarını istemişler. İçinde sadece bir çuvalın bulundu boş bir odaya sokmuşlar ve burada gizlenmelerini söylemişler. İlk önce İngiliz girmiş. 5 dk. sonra odaya giren bir yetkili gitmiş içinde İngilizcin saklandığı çuvala tekme atmaya başlamış.
Hemen çuvalın içinden bir ses gelmiş: " Miyav, miyav." İngilizce ilk testi başarıyla geçtiğini söyleyip amerikan' ı odaya koymuşlar. Amerikan' da aynı çuvala saklanmış. Biraz sonra yine odaya giren yetkili gitmiş ve çuvala bir tekme atmış. Çuvalın içinden: "Hav, hav." diye bir ses gelmiş. Amerikan' ıda tebrik edip Temel' i odaya koymuşlar. 5 dk. sonra odaya giren aynı görevli gitmiş çuvala bir tekme atmış. Ama hiçbir ses gelmemiş. Bir daha atmış yine tık yok. Bir daha bir daha derken en sonunda çuvaldan cılız bir ses yükselmiş: " Patateeeeesss


ŞEMSİYE
Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş.Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş.Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Baş üstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?


MİSYONER
Bir Hıristiyan misyoner, Afrika'da olanca gücü ile, zencileri dinine uydurmaya çalışıyordu.
Bir gün yine bir zenciyi su ile vaftiz etti ve dedi ki:
- Bundan sonra senin adin Bıkıla değil, John. Cuma günleri et yemeyeceksin, balık yiyeceksin, anladın mı?
- Evet anladım, demiş zenci.
O haftanın cuma günü, misyoner, vaftiz yaptığı zenciyi kulübesinin önünde,kızarmış bir koyun budunu kemirirken görünce hiddetlenmiş:
- Ben sana cuma günleri et değil balık yiyeceksin demedin mi?
- Evet dediniz demiş zenci. Ben de bu koyun budunu sıcak su ile bir güzel yıkadım ve ona bundan sonra senin adın koyun değil, balık dedim.ve yedim


KARAKUŞİ HAKİM
Bir gün bir hırsız, bir evi soymak için balkonuna tırmanmaya çalışırken; balkon çöker, yere düşen hırsızın da bacağı kırılır.
Hırsız, doğru Karakuş Hakim'e gider:
- Ben der, soymaya kalktığım evin sahibinden, balkonunu çürük yaptığı için davacıyım. Tam balkona tırmandığım sırada, balkon çöktü, ben de düşüp bacağımı kırdım...
Karakuş Hakim, çağırır evin sahibini:
- Niçin balkonu çürük yaptın da, oraya tırmanmaya çalışan hırsızın yere düşüp bacağını kırmasına neden oldun, der...
Evin sahibi:
- Balkonu ben yapmadım ki, marangoz yaptı, der. Bir suç varsa benim değil, marangozun..
Karakuş Hakim, balkonu yapan marangozu çağırır:
- Niçin çürük yaptın o balkonu da, tam hırsızın balkona tırmanacağı sırada çökmesiyle, bacağını kırmasına neden oldun, der..
Marangoz:
- Ben balkonu yaparken, yeşil feraceli bir kadın geçiyordu sokaktan, der. Feracesinin koyu yeşiline takıldı gözüm. Herhalde o sırada çiviyi de boşa çaktığım için, çöktü balkon. Suç benim değil, yeşil feraceli kadının...
Karakuş Hakim, yeşil feraceli kadını buldurup çeker karşısına:
- Be hey hatun, der, niçin öyle koyu yeşili göz alan ferace giyerek geziyorsun sokakta da; balkon yapmaya uğraşan marangozların gözü senin yeşil feraceye takılıp, çiviyi boşa çaktıkları için; balkona tırmanmaya kalkan hırsızlar da, balkon çökünce, yere düşüp ayaklarını kırıyorlar?
Yeşil feraceli kadın:
- Ben, der, feracemi boyatmaya göndermiştim; o kadar keskin yeşile boyacı boyamış feracemi; benim ne suçum var ki?
Karakuş Hakim, feraceyi keskin yeşile boyamış olan boyacıyı çağırır:
- Niçin, der, sen hatunların feracesini o kadar keskin yeşile boyuyorsun da; o hatunlar, o keskin yeşil feracelerle sokaktan geçerlerken, balkon yapan marangozların gözünü alıyorlar ve çiviyi o sırada boşa çakan marangozlar yüzünden de; balkona tırmanmaya kalkan hırsızlar, balkon çökünce, yere düşüp bacaklarını kırıyorlar?
Boyacı bir yanıt bulamaz bu soruya.
Karakuş Hakim hükmünü verir:
- Bu boyacı suçludur. Götürüp asın onu...
Cellat, alıp asmaya götürür boyacıyı. Ama bir süre sonra geri döner ve Karakuş Hakim'e:
- Efendim, der, boyacının boyu uzun olduğundan; kendisini astığımda, ayakları yerden kesilmedi. Onun için de idam edemedim boyacıyı, şimdi ne yapayım?
Karakuş Hakim:
- Git kısa boylu bir boyacı bul, onu as, der...


KEDI NEDIR?
1. Kedi canı ne isterse yapar.
2. Kedi sizin sözünüzü pek dinlemez.
3. Kedinin ne yapacağı önceden kestirilemez
4. Sizin yalnız olmak istediğiniz anlarda kedi oynamak ister
5. Sizin oynamak istediğiniz anlarda kedi yalnız olmak ister.
6. Kedi her miyavladığında ilgilenmenizi ister
7. Kedinin ruh hali çok değişkendir.
SONUÇ:Kediler yumuşacık tüylerin altına saklanmış kadınlardır
==========
KÖPEK NEDİR?
1. Köpek evde gözüne bir yer kestirir oradan onu kaldırmanın imkanı yoktur
2. Köpek içerik odada bir cips paketi açsanız sesi duyar, ama aynı odada siz ona bişey söylediğinizde duymaz.
3. Köpek ayni anda hem aptal hem sevimli görünebilir
4. Köpek siz mutsuzsanız ulumaya başlar
5. Siz oynamak istediğinizde köpek de oynamak ister
6. Siz yalnız kalmak istediğinizde köpek yine de oynamak ister
7. Köpek eşyalarını her tarafa bırakır.
8. Köpek ağzıyla iğrenç şeyler yaptıktan sonra sizi öpmeye çalışır.
9. Köpek sizinle tanışı tanışmaz hemen ilgi bekler
SONUÇ: Köpekler yumuşacık tüylerin altına saklanmış erkeklerdir.


İki Karadeniz takımı: Rizesporla Orduspor mac yapiyorlarmis. O esnada stadin yanindan tren geçiyormuş. Ordusporlular trenin dudugunu hakemin bitis dudugu zannetmisler ve sahayi terketmisler.Kalan 85 dakikada Rizespor gol atamayinca mac 0-0 berabere bitmiş

Bunlar Beni Kesmez diyorsanız devam edin 
FIKRALAR-2